Yazar "Aktan, Zekeriya Deniz" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 17 / 17
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 4-6 yaş aralığındaki çocukların bağlanma stillerinin ve duygu düzenleme becerilerini incelenmesi(Alper Remzi Aydın, 2020-12-15) Tulpar, Leyla Burçe; Aktan, Zekeriya Deniz; Yardımcı, EdaBu araştırmanın amacı, 4-6 yaş aralığındaki çocukların bağlanma stilleri ile duygu düzenleme becerilerini karşılaştırmaktır. Araştırmanın çalışma grubunu, 4-6 yaş aralığındaki çocuklardan okul öncesine devam edenler oluşturmaktadır. İstanbul’da bulunan özel ve devlet okullarından 60 okul öncesi çağındaki çocuk çalışmaya alınmıştır. Araştırmanın tüm verileri Sosyodemografik Özellikler ve Bilgi Formu, Okul Öncesi Öz Düzenleme Ölçeği ve Güvenli Yer Senaryoları Testi ile toplanmıştır. Verilerin analizinde Güvenli Bağlanma Düzeyi ve Duygu Düzenleme Becerisi arasındaki ilişkiyi ölçmek için Pearson analizi, duygu düzenleme becerileri ve bağlanma stilleri arasındaki farklılıkları test etmek için Bağımsız Örneklem T testi analizi uygulanmıştır. Araştırma sonucuna göre Güvenli Bağlanma Düzeyi ile Duygu Düzenleme Becerisi arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p<.01). Buna ek olarak güvenli ve güvensiz bağlanma sınıflamasında elde edilen bulgulara göre güvenli bağlanan çocukların (N=30), güvensiz bağlanan çocuklara (N=30) göre duygu düzenleme becerilerinin daha gelişmiş olduğu bulunmuştur (t (45.61) =6.33, p<.001). Yine güvenli bağlanan çocukların dikkat/dürtü kontrolü güvensiz bağlanan çocuklara göre daha yüksek bulunmuştur (t (58) =6.33, p<.001). Bu çalışmadan elde edilen sonuçlar, çocuk ile bakım veren arasındaki bağlanma stilinin, çocukların duygu düzenleme becerileri üzerine önemli bir faktör olduğunu vurgulamaktadır.Öğe Anne kaygı düzeyinin ergen kaygı düzeyi üzerindeki etkisinde ergenin bilinçli farkındalık düzeyinin aracı etkisi(Alper Remzi Aydın, 2021-06-30) Boğday, Hayat; Aktan, Zekeriya Deniz; Yardımcı, EdaBu çalışmanın amacı, anne kaygı düzeyi ile ergen kaygı düzeyi arasındaki ilişkinin, aracı değişkenimiz olan ergen bilinçli farkındalık düzeyinden ne derece etkilendiğini analiz etmektir. 276 anne ve ergen katılımcının bulunduğu bu çalışmanın örneklemini, İstanbul ili sınırları içerisinde yer alan 14-17 yaş aralığındaki ergenler ve anneleri oluşturmaktadır. Katılımcıların kaygı düzeylerini değerlendirmek adına Durumluk-Sürekli Kaygı Envanteri, ergenlerin bilinçli farkındalık düzeylerini değerlendirmek adına Bilinçli Farkındalık Ölçeği (BİFÖ) ve ergenlere uygulanan bu ölçeklerin aileye dair sosyodemografik değişkenlerden etkilenme durumunu değerlendirmek adına ise sosyodemografik bilgi formu kullanılmıştır. Anne kaygı düzeyi (durumluk ve sürekli), ergen kaygı düzeyi(durumluk ve sürekli) ve ergen bilinçli farkındalık düzeyi arasındaki korelatif ilişkilerin anlamlı olmasından dolayı aracı etki analizi gerçekleştirilmiştir. Yapılan analiz sonucunda, anne durumluk kaygı düzeyinin ergen kaygı düzeyi (durumluk ve sürekli) üzerindeki etkisinin anlamlı olduğu bulunmakla birlikte söz konusu ilişkide bilinçli farkındalığın kısmi aracı etkiye sahip olduğu saptanmıştır. Son olarak, anne sürekli kaygı düzeyinin ergen kaygı düzeyi (durumluk ve sürekli) üzerindeki etkisinin anlamlı olduğu bulunmakla birlikte söz konusu ilişkide bilinçli farkındalığın tam aracı etkiye sahip olduğu saptanmıştır. Çalışmadan elde edilen sonuçlar ışığında anne kaygı düzeyi ve ergen kaygı düzeyi arasındaki ilişkide bilinçli farkındalığın aracı etkisinin olduğu saptanmıştır.Öğe Annelerin psikolojik dayanıklılığının ve duygu sosyalleştirme stratejilerinin çocukların duygu düzenleme becerileri üzerindeki rolü(Galenos Publishing House, 2024-03) Gürses, Dilara; Aktan, Zekeriya Deniz; Ülkümen, İpekAmaç: Bu araştırma, 48-72 aylık çocuklara sahip annelerin psikolojik dayanıklılık puanları ile duygu sosyalleştirme stratejileri puanlarının, bazı sosyodemografik değişkenler kontrol edikten sonra çocuklarının duygu düzenleme becerileri üzerindeki yordayıcı rolünü incelemeyi amaçlamaktadır. Gereç ve Yöntem: Kartopu ve kolayda örnekleme yöntemi ile ulaşılan, 48-72 aylık çocuğu olan 659 anne ile yapılan araştırmada veriler, Sosyodemografik Bilgi Formu, Duygu Düzenleme Ölçeği, Çocukların Olumsuz Duygularıyla Başa Çıkma Ölçeği ve Erişkin Yılmazlık Ölçeği aracılığıyla gönüllülük esasına göre çevrimiçi olarak toplanmıştır. Bu araştırma ilişkisel tarama modeline dayanan kesitsel bir çalışmadır. Bulgular: Analiz sonuçlarına göre, annelerin psikolojik dayanıklılık puanları çocukların duygu düzenleme becerilerini pozitif yönde anlamlı düzeyde (?=0,279; p<0,01); annelerin destekleyici duygu sosyalleştirme stratejileri puanları çocukların duygu düzenleme becerilerini pozitif yönde anlamlı düzeyde (?=0,220; p<0,01); annelerin destekleyici olmayan duygu sosyalleştirme stratejileri puanları çocukların duygu düzenleme becerilerini negatif yönde anlamlı düzeyde (?=-0,260; p<0,01) yordamaktadır. Çoklu doğrusal regresyon analizi sonuçlarında ise çocuk cinsiyeti ve ailedeki çocuk sayısı sosyodemografik değişkenleri kontrol edildikten sonra, annenin psikolojik dayanıklılığı, destekleyici ve destekleyici olmayan duygu sosyalleştirme stratejileri puanlarının, duygu düzenleme puanlarının anlamlı yordayıcıları olduğu bulunmuştur (p<0,01). Sonuç: Bu bulgular annenin psikolojik dayanıklılığının ve annelerin kullandıkları duygu sosyalleştirme stratejilerinin çocuğun duygusal gelişimi üzerindeki önemini göstermektedir. Dolayısıyla çocukların duygu düzenleme becerilerini geliştirmeye yönelik terapötik müdahale ve programlara annelerin de dahil edilmesinin terapi verimliliğini artırabileceği düşünülmektedir. Aynı zamanda araştırma bulgularının, ebeveynin psikolojik dayanıklılığı ve duygu sosyalleştirme stratejileri ile duygu düzenleme becerileri arasındaki ilişkiyi ortaya koyarak literatüre ışık tutacağına inanılmaktadır.Öğe Assessing the mediating relationships between psychological factors in children with attention deficit hyperactivity disorder and cognitive disengagement syndrome(Routledge Journals, Taylor & Francis Ltd, 2024-04) İnci İzmir, Sevim Berrin; Aktan, Zekeriya Deniz; Ercan, Eyüp SabriThis study aims to investigate the predictive and mediating relationships between emotion dysregulation, internalizing disorders, family functionality, loneliness preference, and executive functions (EF) in children with attention deficit hyperactivity disorder and cognitive disengagement syndrome (ADHD + CDS). This study included 176 children and adolescents (92 boys, 84 girls) who were diagnosed with ADHD + CDS according to the Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, the Fifth Edition criteria by a fellowship-trained child and adolescent psychiatrist, between ages 8 -12 (M = 10, SD = 1.52) with a convenience sampling method. The solitude scale for children, difficulties in emotion dysregulation scale, Child Behavior Checklist, Barkley Sluggish Cognitive Tempo Scale, Family assessment device, and CNS Vital Signs test were used. The results showed that difficulty in emotion regulation, preference for loneliness, internalizing disorders and CDS symptom severity did not have a mediating effect between family functionality and EF. Still, emotion dysregulation mediates the relationship between EF and internalizing disorders by itself and through loneliness preference. Also, preference for loneliness and emotion dysregulation had a mediating effect between family functionality and internalizing disorders. Finally, it was found that the effect of emotion regulation difficulty, loneliness preference, and internalizing disorders had a mediating role between CDS symptom severity and family functionality. In conclusion, the information obtained from this study on the etiology of CDS may guide future studies.Öğe Beden imgesi ile sosyal anksiyete arasındaki ilişkide kişilik özelliklerinin biçimlendirici etkisi(Cyprus Mental Health Institute, 2020-12) Güney, Cansu; Aktan, Zekeriya Deniz; Yardımcı, EdaKişilik özellikleri, sosyal anksiyete ve beden imgesi arasındaki ilişkiye odaklanan bu araştırmanın temel amacı; Türkiye’de yaşayan ve yaşları 15 ile 18 arasında değişen ergenlerin sahip oldukları kişilik özelliklerinin, beden imgesi algılarına ve sosyal anksiyete yaşama düzeylerine olan etkisinin ölçülmesidir. Örneklemini İstanbul ilinde yaşayan 15-18 yaş arası 300 katılımcının oluşturduğu bu çalışmada, Beş Faktör Kişilik Envanteri (5FKE), Vücut Algısı Ölçeği (VAÖ) ve Ergenler İçin Sosyal Kaygı Ölçeği (EİSKÖ) kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde moderatör etki analizi için değişkenler arası ilişki “Pearson Korelasyon Analizi” tekniğiyle incelenmiş ve “Doğrusal Hiyerarşik Regresyon” analiz adımları izlenmiştir. İlk adımda değişkenler arasındaki ilişkiler incelenmiş ve beden imgesi ile sosyal anksiyete arasında (r=-.138, p<.05) ve sosyal kaygı toplam puanları ile kişilik özelliklerinden dışadönüklükük (r=-.298, p<.001), uyumluluk (r=-.255, p<.001), duygusal dengesizlik (r=-.348, p<.001), deneyime açık olma (r=-.295, p<.001) arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Beden imgesi ile sosyal kaygı toplam puanları arasındaki ilişkide Beş Faktör Kişilik Envanteri alt boyutlarının biçimlendirici etkilerine bakıldığında, beden imgesinin sosyal kaygı üzerinde anlamlı bir yordayıcı etkiye sahip olduğu (F(1, 298)=5.753, p<.05), fakat bu ilişki üzerinde biçimlendirici etkileri incelenen kişilik özelliği değişkenlerinden sadece sorumluluğun biçimlendirici etkisinin anlamlı olduğu görülmüştür (F(1,296)= 7.582, p<.05).Öğe Ebeveyn medeni durumunun çocukların ruh sağlığına etkisi(Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği, 2020-12-30) Kasuto, Mirey; Aktan, Zekeriya Deniz; Yardımcı, EdaBu çalışmanın amacı boşanmış ailelerin çocuklarının boşanmamış ailelerin çocuklarına göre öz saygı, anksiyete/depresyon, sosyal içe dönüklük, somatik yakınmalar, kurallara karşı gelme, saldırgan davranışlar, sosyal sorunlar, düşünce sorunları ve dikkat sorunları, sosyal etkinlik, sosyal işlevsellik ve okul işlevselliği gibi çeşitli açılardan farklılaşma düzeyini incelemektedir. Toplamda 134 katılımcının bulunduğu bu çalışmanın örneklemini 11-16 yaş arası ebeveynleri boşanmış ve boşanmamış çocuklar oluşturmaktadır. Katılımcıların ruh sağlığı değişkenlerini değerlendirmek adına 11-18 Yaş Gençler İçin Kendini Değerlendirme Ölçeği (YSR) ve Coopersmith Özsaygı Envanteri kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; boşanmış ve boşanmamış ebeveyne sahip bireylerin Anksiyete/Depresyon, Sosyal İçe Dönüklük, Somatik Yakınmalar, Saldırgan Davranışlar, Sosyal Sorunlar ve Dikkat Sorunlarına dair elde edilen puanlar arasında anlamlı farklılıklar bulunmuş, boşanmış ebeveyne sahip olan çocukların boşanmamış ebeveyne sahip çocuklara göre daha fazla Anksiyete/Depresyon, Sosyal İçe Dönüklük, Somatik Yakınmalar, Saldırgan Davranışlar, Sosyal Sorunlar ve Dikkat Sorunları gösterdiği saptanmıştır. Diğer yandan Sosyal Etkinlik, Sosyal İşlevsellik ve Okul İşlevselliği puanları ile Öz Saygı Envanterinden elde edilen puanlar arasında da anlamlı farklılıklar bulunmuş, boşanmış ebeveynleri olan çocukların boşanmamış ebeveyne sahip olanlara göre daha düşük düzeyde Sosyal Etkinlik, Sosyal İşlevsellik ve Okul İşlevselliği gösterdiği saptanmıştır. Söz konusu sonuçlar değerlendirildiğinde boşanmış ebeveynlere sahip çocukların ruh sağlığının, ebeveynlerinin boşanma durumundan olumsuz etkilendiği gözlenmiştir.Öğe The effect of parenting on teenagers’ decision to drop out of school(Sakarya Üniversitesi, 2018-12-29) Handanos, Daniel; Aktan, Zekeriya DenizPrevious research has indicated the gravity of both parenting and parental bond on a child's successful upbringing. In this, four main styles of parenting have been identified, known as authoritarian, authoritative, permissive and neglectful. While recent research addressed the role of parenting on academic success; additional factors include self-esteem, behavioural inhibition and behavioural activation; whereas the main types of parental bond include affectionate constraint, affectionless control, optimal parenting and neglectful parenting. The current study takes the aforementioned research one step further by examining if self-esteem, strength of goal orientation, parental bond and their parent's child rearing method has an effect on a teenagers' decision to drop out of school. Results indicated that the permissive parenting style and affectionate constraint were the best predictors of student's decision to remain in education. Additionally, participants who had decided to drop out of school displayed lower levels of self-esteem, behavioural inhibition and behavioural activation.Öğe Ergenlerde algılanan ebeveyn tutumu ve duygusal zeka arasındaki ilişkide, dijital oyun bağımlılığının aracı rolünün incelenmesi(ANP Publishing, 2021) Tetik, Gizem; Aktan, Zekeriya DenizAmaç: Günümüzde ergenler için bir sorun haline gelen dijital oyun bağımlılığının, duygusal zeka düzeyi ve ebeveyn tutumu ile ilişkili olduğu bilinmektedir. Araştırmanın hedefi, ergenlik dönemindeki algılanan anne-baba tutumları ile duygusal zekâ arasındaki ilişkide, dijital oyun bağımlılığının aracı (medyatör) etkisinin bulunup bulunmadığını araştırmaktadır. Yöntem: Araştırmaya 14-18 yaş aralığında olan 478 lise öğrencisi katılmıştır. Veri toplama aracı olarak; Sosyodemografik Bilgi Formu, Dijital Oyun Bağımlılığı Ölçeği (DOBÖ-7), Anne-Baba Tutum Ölçeği (ABTÖ) ve Bar-On Duygusal Zekâ Ölçeği Çocuk ve Ergen Formu (EQ-i (YV)) kullanılmıştır. Bulgular: Araştırma sonuçlarına gore yapılan regresyon analizi sonucunda, ergenlerin algıladığı kabul/ilgi alt boyutu ile duygusal zekâ düzeyleri arasındaki ilişkide dijital oyun bağımlılık düzeyinin kısmi aracı etkiye sahip olduğu bulunmuştur. Yapılan ANCOVA analizi sonucuna göre, demokratik ebeveyn tutumuna sahip ergenlerin duygusal zekâ seviyelerinin diğer tutumlara göre daha yüksek, otoriter ebeveyn tutumuna sahip ergenlerin duygusal zekâ düzeylerinin ise diğer ebeveyn tutumlarına göre daha düşük olduğu görülmüştür. Sonuç: Günümüz ebeveynleri için önemli bir sorun olarak görülen dijital oyun bağımlılığının kontrolünde ebeveyn tutumlarının ne derece önemli olduğunu gösteren bu araştırma, çocukların hayatlarına yön veren duygusal zekâ kapasitesinin ebeveyn tutumuyla olan ilişkisini değerlendirmek adına bir rehber özelliği taşımaktadır. Bulguların nesnel gerçekliği yansıtması açısından gelecek çalışmalar, araştırmamızın kısıtlılıklarını göz önünde bulundurarak planlanmalıdır.Öğe Ergenlerde premenstrüel sendrom ile ruh sağlığı değişkenleri arasındaki ilişki(Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 2019-05-21) Uzunoğlu Azman, Gülgün; Aktan, Zekeriya DenizPremenstrüel sendrom, 15-18 yaşlar arasındaki genç kızların sıklıkla karşılaştığı psikolojik ve fizyolojik bir rahatsızlıktır. Bu çalışmanın amacı premenstrüel sendromun yaşam kalitesi, öfke ve depresyon düzeyi ile ilişkisinin araştırılmasıdır. 156 kız lise öğrencisinin katılımı ile mevcut okul ortamında yapılan araştırmada, Sosyodemografik Form, Premenstrüel Sendromu Ölçeği, Beck Depresyon Envanteri, Çocuklar İçin Yaşam Kalitesi Ölçeği ve Sürekli Öfke ve Öfke İfade Tarzı Ölçeği kullanılmıştır. Bu çalışmanın bulgularına göre premenstrüel sendromu düzeyi arttıkça, depresyon ve öfke düzeyi anlamlı olarak artmakta ancak yaşam kalitesi düşmektedir. Ayrıca yaşam kalitesi ve premenstrüel sendromu arasındaki ilişki depresyonun ve öfkenin kısmi aracı etkisi ayrı ayrı değerlendirildiğinde anlamlı bulunmuştur. Depresyon ile premenstrüel sendromu bağıntısında öfkenin bağıntı üzerinde anlamlı bir kısmi aracı etkisi olduğu görülmüştür. Sonuç olarak premenstrüel sendromu olan bireylerin tedavisinde, öncelikle depresyon, öfke ve yaşam kalitesi boyutlarının kontrol edilmesi ve söz konusu değişkenler arası ilişkiler gözardı edilmemelidir.Öğe Ergenlikte aleksitimi özellikleri ile kişiler arası ilişki biçimleri ve problem çözme yetileri arasındaki ilişkinin incelenmesi(İstanbul Gelişim Üniversitesi, 2022-04-28) Kuyucu, Elif; Önal Sönmez, Arzu; Erdoğan, Ayten; Aktan, Zekeriya DenizAmaç: Bu araştırmanın amacı ergenlerdeki aleksitimik özellikler ile bunların kişiler arası ilişki biçimleri ve problem çözme becerileri arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Metod: Araştırmaya yaşları 12-15 arasında değişen 103 ergen dahil edilmiştir. Araştırmaya katılan gruba Sosyodemografik Veri Formu, Çocuklar için Aleksitimi Ölçeği, Çocuklar için Problem Çözme Envanteri ve Kişilerarası İlişkiler Ölçeği uygulanmıştır. Bulgular: Ergenlerin aleksitimik özellikleri ile problem çözme becerileri arasında negatif yönde anlamlı ilişki olduğu saptanmıştır. Ayrıca, ergenlerin aleksitimik özellikleri ile kişiler arası ilişki tarzlarından besleyici ilişki tarzı ile negatif yönlü anlamlı düzeyde ilişkiye rastlanırken, ketleyici ilişki tarzı ile istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Sonuç: Ergenlerin aleksitimik özellikleri ile problem çözme becerileri ve kişiler arası ilişki tarzları arasında anlamlı ilişkiler saptanmıştır. Aleksitimik ergenlerin ilişki biçimlerini değerlendirebilmek açısından kişiler arası ilişki tarzlarını anlamanın önemli olduğu düşünülmektedir.Öğe Interpretative phenomenological analysis of attention deficit hyperactivity disorder in adolescents(Lut TAMAM, 2023-12-29) Köroğlu, Arif Erdem; Aktan, Zekeriya DenizCurrent research on attention deficit hyperactivity disorder (ADHD) is generally based on quantitative methodology. This indicates a lack of information on how ADHD individuals explain this phenomenon, and what they experience. The aim of this research is to reveal how attention deficit hyperactivity disorder is experienced in adolescents and how adolescents explain this phenomenon. The participants in this study were ten adolescents aged 11-18 who were diagnosed with ADHD and did not have a comorbid diagnosis. Participants were interviewed through a semi-structured interview form. The interviews were conducted and recorded on an online platform, and a transcript of the voice recording of each participant was then created. The texts obtained from the transcripts were analyzed with an interpretative phenomenological analysis. As a result of the analysis, the following themes were found: Academic difficulty, normalizing and affirming the diagnosis, living with undesirable emotions and behaviors, and negative social experiences. The findings reveal that the ADHD-related experiences of adolescents and their explanations for the ADHD diagnosis are not of a single nature. Instead, they were also perceived in a positive light as well as negative. The results reveal that the awareness of professionals and families who have contact with ADHD-diagnosed adolescents should be raised, and interventional and motivational programs directed at ADHD treatment-related negative experiences of adolescents can be organized.Öğe İrrasyonel inanışlar ve sosyal görünüş kaygısının duygusal yeme üzerindeki yordayıcı rolü(İstanbul Aydın Üniversitesi, 2022-06-15) Yıldırım, Ece; Aktan, Zekeriya Deniz; Ülkümen, İpekBu araştırmanın amacı geç ergenlik dönemindeki bireylerin irrasyonel inanışlarının vesosyal görünüş kaygılarının duygusal yeme davranışları üzerindeki yordayıcı rolünüincelemektir. Araştırma örneklemi 18-24 yaş aralığındaki 297 katılımcıdanoluşmaktadır. Katılımcılardan elde edilen veriler, Sosyo-Demografik Bilgi Formu,Genel Tutum ve İnanışlar Ölçeği (Kısa Formu), Sosyal Görünüş Kaygısı Ölçeği veDuygusal Yeme Ölçeği aracığıyla toplanmıştır. Yapılan istatiksel analizler sonucunda,irrasyonel inanışlar ve sosyal görünüş kaygısı puanlarının, duygusal yeme düzeyinianlamlı ve pozitif yönde yordadığı bulunmuştur. Sonuç olarak, bulgular geç ergenlerinduygusal yeme davranışları üzerinde sosyal görünüş kaygısının ve irrasyonel inanışlarınönemli değişkenler olduğunu göstermektedir. Araştırma sonuçlarının, irrasyonelinanışlar, sosyal görünüş kaygısı ve duygusal yeme arasındaki ilişkiye ışık tutarakliteratüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir.Öğe Mindfulness in the relationship between perceived stress and quality of life in pediatric asthma(İstanbul Üniversitesi, 2023-03-27) Ayhan, Ayşe Sena; Aktan, Zekeriya Deniz; Ülker Tamay, ZeynepObjective: The purpose of this study is to analyze the possible mediatör effect of mindfulness in the relationship between perceived stress and quality of life in pediatric asthma. Material and Method: The sample of this study consisted of 100 asthmatic children aged between 9-12 years who applied to the outpatient clinic of Istanbul University, Istanbul Faculty of Medicine, Division of Pediatric Allergy. Sociodemographic information forms, Perceived Stress Scale in Children (8-11 years), Child and Adolescent Mindfulness Measure (CAMM), and Pediatric Asthma Quality of Life Questionnaire (PAQLQ) were used as data collection tools. Linear hierarchical regression analysis was used during the process of analyzing data. Results: It has been identified that mindfulness has a partial mediatör effect on the relationship between perceived stress and quality of life (p = 0.000). The presence of a partial mediator effect of mindfulness has been determined in the relationship between perceived stress and symptoms which is the subscale of quality of life (p = 0.000). Finally, it has been demonstrated that mindfulness has a partial mediator effect on the relationship between perceived stress and emotional function which is another subscale of quality of life (p = 0.000). The mediating role of mindfulness in the relationship between perceived stress and activity limitations could not be analyzed due to the lack of a significant correlation between activity limitations which is the subscale of quality of life and mindfulness (p=0.178). Conclusion: It can be helpful to add psychotherapy interventions involving mindfulness practices to asthma treatment for better control of the disease in children.Öğe Ön ergenlerin olumlu ve olumsuz mükemmeliyetçilik düzeylerinin mantıkdışı inançlar ve problem çözme becerisi ile ilişkisinin incelenmesi(İstanbul Aydın Üniversitesi, 2021-06-01) Yıldız, Eda Ceren; Aktan, Zekeriya Deniz; Yardımcı, EdaBu araştırmanın amacı, iki boyutuyla incelenen mükemmeliyetçilik kavramının ergenlik döneminde ilk işaretlerini veren mantıkdışı inanç düzeyi ile problem çözme becerisi üzerindeki yordayıcı etkilerini incelemektir. 384 katılımcının bulunduğu bu araştırmanın örneklemini 11-15 yaş arası ilköğretim ikinci kademede öğrenim gören 6. 7. ve 8. Sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Çalışmada katılımcıların problem çözme, mantıkdışı inançlar ve mükemmeliyetçilik düzeylerini değerlendirmek için sırasıyla; Olumlu ve Olumsuz Mükemmeliyetçilik Ölçeği (OOMÖ), Ergenler için Mantıkdışı İnançlar Ölçeği (EMİÖ) ve Çocuklar için Problem Çözme Envanteri (ÇPÇE) kullanılmıştır. Ayrıca sosyo-demografik özelliklerin değerlendirilmesi için de Sosyodemografik Özellikler Veri Formu kullanılmıştır. Temel hipotezlerin analizinden elde edilen bulgulara göre; olumlu mükemmeliyetçiliğin ve olumsuz mükemmeliyetçiliğin mantıkdışı inançlar ve problem çözme becerisi üzerinde anlamlı bir yordayıcı etkiye sahip olduğu görülmüştür (p<.05).Öğe Pediatrik astımda kaygı, depresyon, somatizasyon veyaşam kalitesi ile serum IgE düzeyi ilişkisi(Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 2019-12-28) Aktan, Zekeriya Deniz; Sertel Berk, Özlem; Erdoğan, FıratBu çalışmanın amacı çocuklarda astım şiddeti il”e depresyon, açık kaygı, yaşam kalitesi, somatizasyon gibi değişkenleri ve astımda bağışıklık sistemi belirleyicilerinden olan IgE düzeyi arasındaki olası ilişkiyi analiz etmektir. Toplamda 141 katılımcının bulunduğu bu çalışmanın örneklemini 6-12 yaş arası astımlı çocuklar oluşturmaktadır. Katılımcıların ruh sağlığı belirtilerini değerlendirmek adına Çocuk Depresyon Ölçeği, Çocuklar İçin Açık Kaygı Ölçeği, Pediatrik Astımda Yaşam Kalitesi Ölçeği ve Davranış Değerlendirme Ölçeğinin Somatik Yakınmalar Alt Ölçeği kullanılmıştır. Astım şiddeti, astım kontrol düzeyi üzerinden uzman hekimlerce değerlendirilirken, Serum IgE düzeyleri ELISA tekniği kullanılarak elde edilmiştir. Kontrolsüz astım grubunda bulunan katılımcıların açık kaygı puanlarıyla IgE düzeyleri arasında orta düzeyde anlamlı yüksek korelasyon olduğu görülmüştür. Araştırma verileri değerlendirildiğinde, ruh sağlığı değişkenlerinden açık kaygı ile astımda bağışıklık sistemi belirleyicilerinden olan IgE düzeyi arasındaki ilişkinin, astım hastalığının şiddeti üzerinde etkili olabileceği yönünde veriler elde edildiğinden, gelecek araştırmaların söz konusu ilişkiyi psikonöroimmunolojik açıdan derinlemesine incelemesi önerilmektedir.Öğe The relationships of neuropsychological factors and loneliness preference in children with attention deficit hyperactivity disorder and cognitive disengagement syndrome(Routledge Journals, Taylor & Francis Ltd, 2023-12) İzmir, Sevim Berrin İnci; Aktan, Zekeriya Deniz; Ercan, Eyüp SabriThis study aimed to examine emotion dysregulation and internalizing disorders mediating the relationship between selective and sustained attention and loneliness preference in children diagnosed with attention deficit hyperactivity disorder (ADHD) and Cognitive Disengagement Syndrome (CDS). This study included 176 children and adolescents between ages 8 and 12. The solitude scale for children, Difficulties in Emotion Regulation Scale, Child Behavior Checklist, Barkley Sluggish Cognitive Tempo Scale, and CNS Vital Signs test were used. The results suggest that difficulties in emotion regulation and having an internalizing disorder had a mediating effect between difficulties in selective attention and preference for the loneliness of children with ADHD + CDS. Also, it was likely that the association between sustained attention and preference for loneliness is mediated by internalizing disorders. The results suggest that the social problems commonly exhibited by children with ADHD + CDS may be related to deficits in sustained and selective attention.Öğe Son ergenlik döneminde dissosiyatif bulgular ile ruminasyon arasındaki ilişkide duyguları ifade etmenin rolü(Kıbrıs Ruh Sağlığı Enstitüsü, 2023-03-27) Özgönül, Afranur; Aktan, Zekeriya Deniz; Ülkümen, İpekBu araştırmanın temel amacı son ergenlik dönemindeki bireylerin dissosiyatif bulguları ile ruminasyon düzeyleri arasındaki ilişkide duyguları ifade etmenin aracı rolünü? incelemektir. Araştırmaya 18-24 yasları arasında olan 502 kişi katılmıştır. Veriler, Sosyodemografik Bilgi Formu, Dissosiyasyon Ölc?eg?i (DIS-Q), Ruminatif Düşünce Bic?imi Ölc?eg?i (RDBÖ) ve Duyguları İfade Etme Ölc?eg?i (DİEÖ) aracılıg?ıyla toplanmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre son ergenlik dönemindeki bireylerin ruminasyon düzeyleri arttıkc?a duyguları ifade etme düzeylerinin azaldıg?ı ve dissosiyasyon düzeylerinin arttıg?ı; duyguları ifade etme düzeyleri azaldıkc?a dissosiyasyon düzeylerinin arttıg?ı görülmüştür. Son ergenlik dönemindeki bireylerin dissosiyatif bulguları ile ruminasyon düzeyleri arasındaki ilişkide duyguları ifade etmenin kısmi aracı etkisi oldug?u saptanmıştır. Araştırmamızın söz konusu deg?işkenlerin gec?miş araştırmalarda sınırlı sayıda incelenmesi ac?ısından literatüre katkı sag?ladıg?ı düşünülmektedir.