Işık Üniversitesi Kurumsal Akademik Bellek

Işık Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.




 

Güncel Gönderiler

Yayın
Çocukluk çağı travmaları ile evlilik doyumu ilişkisinde duygu düzenleme güçlüğünün ve stresle çift olarak baş etmenin aracı rolü
(Işık Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-07-09) Yılmaz, Simay; Çam Çelikel, Feryal; Işık Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programı; Işık University, School of Graduate Studies, Master’s Program in Clinical Psychology
Bu çalışmanın amacı evli bireylerin çocukluk çağı travma düzeyleri ile evlilik doyumları arasındaki ilişkide duygu düzenleme güçlüğünün ve stresle çift olarak baş etme düzeyinin aracı ilişkisini ele almaktır. Bunun yanı sıra söz konusu kavramlar arasındaki ilişkileri incelemek ve farklı sosyodemografik değişkenler açısından ele almak amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışmanın örneklemi yaşları 18-65 yaş aralığında değişen 37.49±10.50 ortalamaya sahip 296’sı kadın 98’i erkek olmak üzere toplam 394 evli bireyden oluşmaktadır. Çalışmada Çocukluk Çağı Travmaları Ölçeği, Evlilik Yaşamı Ölçeği, Duygu Düzenlemede Zorluklar Ölçeği, Stresle Çift Olarak Baş Etme Envanteri kullanılmıştır. Veri analizinde, bağımsız gruplar ttesti, tek yönlü Anova analizi, Pearson korelasyon analizi, basit doğrusal regresyon analizi ve PROCESS aracı etki analizi uygulanmıştır. Bulgular: Çalışmanın sonuçlarına göre çocukluk çağı travma düzeyleri duygu düzenleme güçlüğünü pozitif yönde; stresle çift olarak baş etme düzeyini negatif yönde yordamaktır. Çocukluk çağı travma düzeyleri ve duygu düzenleme güçlüğü evlilik doyumunu negatif yönde; stresle çift olarak baş etme düzeyi evlilik doyumunu pozitif yönde yordamaktadır. Çocukluk çağı travma düzeyleri ile evlilik doyumu arasındaki ilişkide duygu düzenleme güçlüğünün ve stresle çift olarak baş etmenin kısmi aracı rolü bulunmaktadır. Sonuç: Evli bireylerde çocukluk çağı travma düzeyleri, duygu düzenleme güçlüğü ve stresle çift olarak baş etme düzeyi, evlilik doyumunun yordayıcıları olarak bulunmuştur. Ele alınan aracı modellerde çocukluk çağı travma düzeyi ile evlilik doyumu ilişkisinin açıklanmasında duygu düzenleme güçlüğünün ve stresle çift olarak baş etmenin aracılık ettiği ortaya konmuştur.
Yayın
6 Şubat 2023 Depremi sonrası Antakya'da bir hafıza mekanı oluşturma önerisi
(Işık Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-08-28) Gülen Schenk, Talin; Şarlak, Evangelia; Işık Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Sanat Kuramı ve Eleştiri Yüksek Lisans Programı; Işık University, School of Graduate Studies, Art Theory and Criticism Master's Program
Depremler ve savaşlar gibi olaylar toplumları derinden etkiler; ancak bu olaylarda kaybolan kültürel miraslar ve yaşanan acılar zamanla unutulmamalıdır. Bu tür olayların kolektif hafızasının korunması, toplumların direnç kazanmalarına ve kültürel miraslarını koruyabilmelerine yardımcı olur. Hafıza mekânları ve bu mekânlarda sergilenen sanat eserleri, önemli olaylardan ders çıkarılmasına ve duyguların kolektif bir şekilde paylaşılmasına katkı sağlar. Bu çalışma, 6 Şubat 2023'te Türkiye'de meydana gelen depremin ardından kolektif hafızayı koruma ve toplumsal bütünlüğü pekiştirme yöntemlerini incelemektedir. Antakya'da depremi sanat yoluyla hatırlatmak amacıyla bir hafıza mekânı oluşturulması önerisi sunulmaktadır. Bu girişim, Antakya bölgesi ve çevresinde yaşanan derin acıların ve yok olan kültürel mirasın hatırlanmasına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Bu araştırmanın kapsamında, hafıza, bireysel hafıza ve kolektif hafıza kavramları tanımlanmaktadır. Yurtiçi ve yurtdışından örnek hafıza mekânları incelenmiş, benzer felaketler sonrasında oluşturulan hafıza mekânlarının nasıl işlediği, kolektif hafızayı nasıl şekillendirdiği ve bireyler üzerindeki etkileri ortaya konmuştur. Özellikle, 23,5 Hrant Dink Hafıza Mekânı, Weimar-Buchenwald Toplama Kampı Anıtı, Saraybosna Savaş Çocukluğu Müzesi, Tuna Nehri kıyısındaki Ayakkabılar Anıtı, Wenchuan Deprem Anıtı, Büyük Doğu Japonya Depremi Kesennuma Şehri Anıt Müzesi ve Tayvan'daki 921 Deprem Müzesi önemli referans noktaları olarak değerlendirilmiştir. Yapılan saha çalışmaları ve sanat terapisi üzerine gerçekleştirilen atölye çalışmaları neticesinde bir hafıza mekânı kurma önerisi geliştirilmiştir. Önerilen hafıza mekânı, depremin yarattığı travmaları sanat aracılığıyla ifade etmeyi ve toplumsal dayanışmayı güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca, etkileşimli hafıza mekânlarının, gelecekte nesillere geçmişin acılarını hatırlatırken, bu acıların tekrar yaşanmaması için önemli bir kaynak oluşturduğu vurgulanmıştır. Hafıza mekânlarının oluşturulmasında sanatın ve toplumsal katılımın anahtar rol oynadığı savunulmuştur. Bu çalışma, gelecekteki depremlere karşı dirençli bir toplumun gelişimine katkıda bulunmayı hedeflemektedir.
Yayın
Mobilya tasarımında marka etkisi : lüks markalar üzerine araştırma
(Işık Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025-01-15) Aydoğan Tüysüz, Güşta; Özker, Serpil; Işık Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, İç Mimarlık Yüksek Lisans Programı; Işık University, School of Graduate Studies, Master’s Program in Interior Architecture
Mobilya, kullanıcıların barınma, dinlenme, beslenme ve uyuma eylemlerini karşılayan eşyalar olarak nitelendirilmektedir. Gelişen teknoloji, kültürel, toplumsal ve ekonomik durum ile beraber tüketicilerin yaşam biçimlerine yansımış, ihtiyaç ve beklentileri arttırmıştır. Artan beklentiler mobilya pazar alanına da yansımış, aynı oranda değişimler meydana gelmiştir. Bu değişimler, malzeme, üretim şekli ve işçilik ile alakalı çeşitliliğin artmasına sebep olmuş, üreticiler arasında rekabet ortamını doğurmuştur. Bu rekabet, ürününü diğer üretici firmalardan ayırmak için ve tüketicinin kendi ürününün tercih edilmesini sağlamak amacı ile marka kavramını ortaya çıkarmıştır. Buna bağlı olarak, tüketiciler tarafından onaylanan ve tercih edilen markanın güven kazandığı anlaşılmıştır. Markanın adı altında üretici kendi kimliğini, statüsünü ve koruduğu değeri kullanıcıya pazarlamaktadır. Zaman içinde giyim sektöründe kendine yer edinen bazı lüks markalar, sektördeki kimliklerini mobilya sektörüne taşımıştır. Böylelikle mobilya sektöründe gördükleri kabul ile tüketicilerin sadece üzerinde taşıdıkları kıyafet ve aksesuar olmaktan çıkıp, yaşadıkları mekânlarda gördükleri ürün ve simgeleri tasarlayan, tüketicilere yalnızca giyim anlayışı değil, bütünsel bir yaşam anlayışı sunmayı hedefleyen markalar haline geldiği görülmüştür. Bu doğrultuda ‘Mobilya Tasarımında Marka Etkisi: Lüks Markalar Üzerine Araştırma’ başlıklı çalışmada, mobilya sektörüne sonradan dahil olan lüks giyim markalarının; mobilya sektörüne dahil olma sebepleri, sektör içinde yer edindikleri konum, giyim sektöründe yaptıkları işler ile mobilya sektöründeki işler arasında bulunan paralelliklerin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda çalışmada, marka ve tüketim kavramı, lüks marka stratejileri, lüks marka satın alma davranışını etkileyen faktörler açıklanmış, mobilya tasarımının giyim sektörüne etkisi; mobilya tasarımı ve kriterleri, mobilya tasarımında giyim sektörü gibi alt başlıklar halinde irdelenmiştir. Son bölümde ise; lüks giyim markaları arasında Versace, Fendi, Etro ve Roberto Cavalli gibi markaların mobilya tasarımındaki etkileri incelenmiştir. Araştırma kapsamında, fiyat politikası, kullanıcı algısı ile lüks marka olarak adlandırılan ve lüks giyim markası iken mobilya sektörüne dahil olan dört marka tercih edilmiştir. Mobilya sektörüne sonradan dahil olan lüks giyim markalarının giyim ve mobilya tasarımındaki ortak paydaları açıklanmış, markanın kişiye sağladığı imaj, kimlik ve prestij kavramları üzerinden hedef kitlesi saptanmıştır. Sonuç olarak, çalışmada giderek önem kazanan lüks giyim markalarının, mobilya sektöründe tüketiciler tarafından tercih edilme sebepleri ortaya konulmuştur.
Yayın
Large language model based automated translation of natural language to SQL
(Işık Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025-01-22) Kanburoğlu, Ali Buğra; Tek, Faik Boray; Işık Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Bilgisayar Mühendisliği Doktora Programı; Işık University, School of Graduate Studies, Ph.D. in Computer Engineering
The field of Text-to-SQL, which involves converting natural language into SQL queries, has seen significant advancements, but challenges remain, particularly for low-resource languages like Turkish. This thesis introduces three key contributions to address these challenges. Our first contribution is the development and open-access release of TUR2SQL, the first cross-domain Turkish Text-to-SQL dataset, which consists of 10,809 natural language sentences paired with their corresponding SQL queries. We evaluate the performance of SQLNet, a deep learning model specifically designed for this task, and one of the most successful Large Language Models (LLMs), ChatGPT, on this dataset. The results demonstrate the superior performance of ChatGPT. The second major contribution is the construction and publicly available release of TURSpider, the most extensive Turkish Text-to-SQL dataset. TURSpider is built by translating the widely used cross-domain Spider dataset from English to Turkish. This dataset includes complex queries with varying difficulty levels, facilitating the training and comparison of large language models for Turkish Text-to-SQL tasks. Our comparative analysis shows that fine-tuned Turkish LLMs achieve competitive performance, with some models surpassing OpenAI models in query accuracy. To further enhance performance, we apply the Chainof-Feedback (CoF) methodology, demonstrating its effectiveness across multiple models. Finally, we explore the Mixture-of-Agents (MoA) framework, which combines outputs from multiple models to improve the performance of open-source LLMs for Text-to-SQL tasks. By integrating MoA with the CoF technique, we propose MoAF-SQL, an approach that significantly improves performance, particularly on complex queries. Our experiments show that MoAF-SQL achieves competitive results, highlighting its potential to enhance the Text-to-SQL capabilities of open-source LLMs.
Yayın
1990 sonrası Türkiye'de feminist hareketin sanatçı kadınlar üzerindeki etkileri
(Işık Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025-01-20) Okay, Ayça; Hatipoğlu, Özüm; Işık Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Sanat Kuramı ve Eleştiri Yüksek Lisans Programı; Işık University, School of Graduate Studies, Art Theory and Criticism Master's Program
Bu araştırmanın amacı 1990 sonrası Türkiye’de feminist hareketin sanatçı kadınlar üzerindeki etkilerini incelemektir. 1990 sonrası Türkiye’de sanat alanında, küresel ekonomik, sosyal ve kültürel dönüşümlere paralel önemli değişimler yaşanmıştır. 1989’daki Berlin Duvarı’nın yıkılması, ülkemizde de demokratikleşme arzusunu körüklemiş; Soğuk Savaş sonrasında özgürlük, serbest ticaret ve sosyal haklar daha görünür hale gelmiştir. 1980’lerdeki askeri darbe, siyasi iklimde derin yaralar açmış, ancak 1983’teki sivil yönetimle bu etki zamanla azalmaya başlamıştır. Bu dönemde özellikle kadın sanatçılar, ifade özgürlüğü konusunda daha fazla fırsat elde etmişlerdir. Yeni medya ve kavramsal sanat yaklaşımları, kadın sanatçıların eserlerinde toplumsal cinsiyet rolleri ve kadınların toplumdaki yerinin sorgulanmasına olanak tanımıştır. Feminizmin sanat alanındaki çalışmaları artmıştır. Feminist sanatın temelinde kadına dair sorunlar ve bu sorunların sanatla ifade edilmesi yer almaktadır. Bu durum, feminist teori ve toplumsal cinsiyet çalışmaları açısından önemli bir boyut kazanmıştır. Bu çalışma, 1990 sonrası Türkiye’deki toplumsal ve kültürel değişimlerin feminist hareketin tarihsel arka planı, sanatçı kadınların üretimlerindeki medya ve malzeme çeşitliliğine etkisi, sivil toplum kuruluşlarıyla etkileşimi, küreselleşme ile birlikte global sanat sahnesine entegrasyonu ve evrensel temalara eğilimleri gibi çoklu mecralar üzerinden etkilerini değerlendirmiştir. 90’lı yıllarda post modernizmin getirmiş olduğu tekillik, özgünlük ve çoğulluk feminist sanatta kendisini çoklu mecralar çerçevesinde göstermiştir. Sonuç olarak bu dönemle birlikte malzeme kullanımı açısından çeşitli nesnelerin ve sanatsal ifade biçimlerinin sanata eklemlendiği belirlenmiştir. Performans sanatı, mekân kullanımı, fotoğraf ve video kullanımı bu nesnelerin başında gelmektedir.