Yeni Ortadoğu: Toplum, Siyaset ve Ekonomi Konferansı Kitabı
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Ortadoğu’da güvenliğin piyasalaşması ve şiddetin özelleşmesi(Işık Üniversitesi Yayınları, 2016-03-24) Çağlar, Mehmet TuranArap Baharı’nın ayırt edici özelliklerinden biri silahlı devlet dışı aktörlerin merkezi bir rol oynaması olmuştur. Başta IŞİD olmak üzere silahlı devlet dışı gruplar, özellikle Irak ve Suriye’de 2011 sonrası siyasetin belirleyici aktörleri olmuşlardır. Her ne kadar şiddetin özelleşmesine örnek olarak gösterilen silahlı devlet dışı aktörler, Ortadoğu’da 2011 sonrası ortaya çıkan bir kavram olmasa da ve tarihsel, sosyolojik bir temele sahip olsa da Arap Baharı bu aktörlerin çok daha etkin ve görünür olmasına sebep olmuştur. Aşağıdan yukarı şiddetin özelleşmesine örnek olarak gösterilen silahlı devlet dışı aktörlerin, Irak ve Suriye’de bu boyutlarda kuvvetlenmesinde rol oynayan en önemli etkenlerden biri ise 2003 sonrası başta Irak olmak üzere bölgede, güvenliğin özel askeri ve güvenlik şirketleri aracılığıyla piyasalaşması olmuştur. Şiddetin yukarıdan aşağıya özelleşmesini simgeleyen özel askeri ve güvenlik şirketleri ile şiddetin aşağıdan yukarıya özelleşmesine örnek olarak gösterilen silahlı devlet dışı gruplar arasındaki mücadeleler, silahlı devlet dışı aktörlerin bölgede meşrulaşmasına ve güçlenmesine sebep olmuştur. Bu yüzden şiddetin özelleşmesi ve silahlı devlet dışı aktörlerin bölgede kuvvetlenmesi arasındaki ilişkiyi anlamak için çalışma, şiddetin özelleşmesinin türlerini ve şiddetin özelleşmesinde 2003 sonrası Irak’ta özel askeri ve güvenlik şirketlerinin oynadığı rolleri göstermeyi amaçlamaktadır. Bu temel amacın yanı sıra çalışma, özel askeri ve güvenlik şirketlerinin 2003 sonrası faaliyetlerinin nasıl güvenliğin piyasalaşmasına ve gettolaşmasına sebep olduğunu ve güvenliğin piyasalaşmasının, özellikle 2011 sonrası başta IŞİD olmak üzere silahlı devlet dışı aktörlerin hangi açılardan meşrulaşmasına ve güçlenmesine sebep olduğunu incelenmeye çalışacaktır.Öğe Türkiye’nin Irak Kürt Bölgesel Yönetimi politikası: Güvenlik-dışılaştırma mı, yoksa yeni bir güvenlik tanımlaması mı?(Işık Üniversitesi Yayınları, 2016-03-24) Pusane, Özlem KayhanIrak’ta gelişen Kürt hareketi ve zaman zaman Irak devletine karşı gerçekleşen Kürt ayaklanmaları, Türkiye’yi her zaman tedirgin etmiş, Türk hükümetleri Irak’taki bu gelişmelerin Türkiye Kürtlerini de benzer davranışlar için cesaretlendirmesinden çekinmiştir. Bu nedenle Kuzey Irak’ta 1991 Körfez Savaşı’ndan sonra ortaya çıkmaya başlayan ve Irak’ın 2005 yılında kabul edilen yeni anayasasıyla resmi bir statü kazanan Kürt özerk bölgesi, Türkiye tarafından uzun yıllar boyunca yaşamsal bir tehdit olarak algılanmıştır. Özellikle Türkiye’nin Kuzey Irak’ta bağımsız bir Kürt devletinin kurulması olasılığına dair güçlü muhalefeti, Türk dış politikasının bölgeye yönelik belli başlı söylemleri arasında yerini almıştır. Bununla birlikte, 2000’li yılların ortalarından itibaren Türkiye’nin Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) politikasında ciddi bir değişim gözlemlenmeye başlamıştır. Bu değişim, Arap Baharı olarak adlandırılan halk ayaklanmalarının Suriye’ye sıçraması ve bu durumun Suriye Kürtlerini önemli bir bölgesel ve uluslararası aktör olarak ortaya çıkarmasıyla birlikte daha da net bir hal almıştır. Son yıllarda Türkiye bir yandan IKBY ile ilişkilerini hızla geliştirirken, diğer yandan bu ilişkiler sınırlı bir güvenlik çerçevesinden çıkarak, ekonomik (özellikle enerji) alanlarını da kapsayan çok boyutlu bir duruma gelmiştir. Bu çalışma, Türkiye’nin 2000’li yılların ortalarından itibaren IKBY politikasında meydana gelen dönüşümü güvenlikleştirme/güvenlik-dışılaştırma literatürü çerçevesinde inceleyerek bu dönüşümün güvenlik-dışılaştırma kavramı çerçevesinde değerlendirilip değerlendirilemeyeceği sorusuna yanıt arayacaktır. Bu bildiri, bir yandan Türk dış politikasında son yıllarda yaşanan önemli bir değişimi ele alarak ulusal dış politika analizi literatürüne katkıda bulunurken, diğer yandan da güvenlik-dışılaştırma süreçlerinin başlıca dinamiklerini Türkiye bağlamında inceleyerek uluslararası literatüre de yeni bir örnek olay incelemesi kazandıracaktır.Öğe Arap baharı'ndan ne öğrendik?(Işık Üniversitesi Yayınları, 2016-03-24) Demiralp Yılankaya, SedaKısaca Arap Baharı diye tanımladığımız, 2010 sonrası Arap ülkelerinde ardı ardına ortaya çıkan ve birçok ülkede mühim siyasi sonuçlar doğuran zincirleme isyan dalgası, Ortadoğu çalışmaları alanında da sarsıcı bir etki yaratmıştır. Arap Baharı’nın ne akademisyen, ne siyasi çevrelerce öngörülebilmiş olması, mevcut teorilerin ve varsayımların sınırlarını göstermiş, yeni teorik yaklaşımların önünü açmıştır. Sonuç itibarıyla Arap Baharı sonrası Ortadoğu çalışmalarının bir özeleştiri ve yenilenmeye gitmesi şart olmuştur. Bu çalışma da bu amaca hizmet etmek üzere kaleme alınmış ve Arap Baharı’ndan edinilmesi gereken teorik dersleri özetlemeyi hedef almıştır. Bu çerçevede, Ortadoğu çalışmalarında son yıllara kadar gücünü korumuş üç teorik yaklaşım ele alınacak ve Arap Baharı sonrası edinilen perspektiften tekrar değerlendirilecektir. Daha spesifik olarak belirtmek gerekirse, Ortadoğu toplumlarında otoriterliğe itiraz ve direniş motivasyonunun ve becerisinin eksikliği, baskı mekanizmalarının sarsılmaz gücü, ve rantçı ekonomik yapılarla ekonomik globalleşmenin siyasi istikrara katkılarına dair varsayımlar gözden geçirilecektir.