GSF - Makale Koleksiyonu | Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü / Department of Fashion and Textile Design
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Geleneksel bir Türk el dokumasi: Rize bezi (Feretiko)(Atatürk Üniversitesi, 2016-02-02) Saatçioğlu, KenanTarihsel süreç içerisinde onlarca medeniyete ev sahipliği yapan Anadolu’nun, dokuma sanatına ait eserler yönünden çok zengin bir bölge olduğu görülür. Bölgedeki zenginliğe katkı yapan geleneksel Türk el dokumalarından birisi de Rize Bezi (Feretiko)’dir. Bu çalışmada, günümüzde unutulmak üzere olan Rize Bezi olarak bilinen, Rize kenti ve çevresine ait geleneksel dokumanın tarihsel süreci, özellikleri ve yapım aşamaları incelenmiştir.Öğe Giysi ve aksesuar yapımına uygun olan geleneksel dokumaların çevre ile olan etkileşimleri(Akdeniz Üniversitesi, 2011-11-22) Saatçioğlu, KenanGiysi ve aksesuar yapımına uygun olan geleneksel dokumaların çevre ile olan etkileşimleri Son yıllarda oldukça artan çevre kirliliğine bağlı ekolojik denge sorunları, beraberinde bir takım sorunları da gündeme getirmiştir. Özellikle tekstil endüstrisinde, çok fazla kullanılmakta olan kimyasal içerikli malzemelerin, insan sağlığına ve çevre kirliliğine neden olan olumsuz etkileri ileri boyutlardadır. Bu durum, doğal elyafların tekstil sektörü içindeki kullanımını önemli bir konuma taşımaktadır. Bu nedenle, hazır giyim ve tekstil/ moda tasarımı alanlarında, etik moda tasarımı kavramıyla bağıntılı, doğa kaynaklı kumaşların kullanımı teşvik edilmektedir. Özellikle, gelişmiş Avrupa ülkelerinin duyarlı olduğu bu durum, ne yazık ki Ülkemizde gerektiği ölçüde önemli görülmemektedir. Yine Ülkemizde önemsenmeyen ve unutulmak üzere olan bir başka konu da doğal kaynaklı elyafların oluşturduğu geleneksel dokumalarımızdır. Bitkisel ve hayvansal kaynaklı elyafların kullanımıyla oluşan geleneksel dokumalarımızdan ‘Şile Bezi’, ‘Rize Bezi’ ve ‘Ödemiş İpeği’ gibi tekstil-lerimizin giysi ve aksesuar yapımına uygun olduğu görülmektedir. Bu görüş doğrultusunda adı geçen geleneksel dokumalarımızdan çağdaş anlamda tasarımların gerçekleştirebileceği görüşüyle birlikte, tekstil sektörünün yenilik fikrini güçlendirip, geliştirebileceği düşünülmektedir. Böylece, hem unutulmak üzere olan kültürel değerlerimizi ön plana çıkarmak, hem de çevre kirliliği, ekolojik çevre sorunları, insan sağlığı tehdidi gibi konuları minimal düzeye indirmek amaçlanmaktadır. ‘Doğadan gelen doğaya geri dönmeli’ görüşü doğrultusunda, tekstil/ moda tasarımcılarına, akademisyenlere, sektörde görev yapan kişilere bu konuya ilişkin çok büyük sorumluluklar düşeceğine inanılmaktadır.Öğe 20. Yüzyıl giysi tasarımında Pli ve farklı yorumları(İstanbul Aydın Üniversitesi, 2015-12-01) Günay, AyşeTasarımcılar, giysi tasarımında yeni biçimler ve farklı atmosferler yaratmak için giysinin rengi, dokusu, yüzey kompozisyonu, malzemesi, hacmi ve silüet özellikleri üzerinde oynayarak bunları kendi tasarım felsefeleri doğrultusunda yorumlarlar. Bu deneme ve arayışlar içerisinde giysinin yapısı ve yüzeyini kurgulamada öne çıkan tekniklerden birisi plidir. Pli sonsuz sayıda yüzey, biçim ve etki üretmeye uygundur. Bu sebeple yeni, deneysel ve özgün bir tasarım deneyimi için başlıca bir unsur olarak öne çıkar. Endüstri devriminden günümüze pli yaygın olarak hemen her tasarımcının uyguladığı bir teknik olmuştur. Ancak bu tekniği tasarım dilinin temeli olarak gören az sayıda tasarımcı vardır. Mariano Fortuny, Madame Grès, Roberto Capucci ve İssey Miyake, pliyi tasarımlarını oluşturan temel öge olarak görmüş ve kendi özgün tasarım anlayışları doğrultusunda yorumlayıp kullanmışlardır. Her birinde pli tekniği giysinin yapısına ve görüntüsüne farklı özellikler katmış, bu tasarımcıların tasarım dillerinin yansımasının aracı olmuştur.Öğe Ballets Russes kostümleri üzerinden Avrupa'da sanat ve tasarım ortamına bakış (1910'lar ve 1920'ler)(Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 2017) Günay, Ayşe20. yüzyılın ilk çeyreği, Avrupa sanatında yeniliğin, deneyselliğin, disiplinler arası işbirliği ve karşılıklı etkileşimin öne çıktığı, üretken ve zengin içerikli bir dönem olarak nitelenir. Avrupa'nın bu ruhu, teknolojik gelişmeler sonucu dünyayı gezen Avrupalıların yaratıcı ve diğer kültürlere meraklı ve açık tavrı ile şekillenmiştir. Bu dönemin öne çıkan değerlerinden ikisi oryantalizm ve modern sanattır. Farklı kültür ve fikirlerin dinamik ve zengin karmasından oluşan bu dönemde Rusya'dan gelen sanat yönetmeni Sergei Diaghilev, dönemin kimliğinin bir yansıması olan Ballets Russes topluluğunu Paris'te kurmuştur. Bu bale topluluğunun sergilediği eserler, başta kostümleri olmak üzere sahne dekorları, dansları ve müziğiyle hem dönemin kültürel ve sanatsal atmosferini yansıtmış hem de onu biçimlendirerek seyirciye ulaştırmıştır. Bu sebeple, 1910 ve 1920'lerin Avrupa'sını anlamak için bu baleyi, en başta kostümleri olmak üzere çok yönlü inceleyip değerlendirmek yol gösterici olacaktır.Öğe “1923 Türk-Yunan nüfus mübadelesi”nde Türkiye’den Yunanistan’a göç eden Ortodoks Rum kadınlara ait gelenekli giysiler(2017) Saatçioğlu, Kenan; Koç, FatmaGöç eylemleri ile topluluklar, yaşadıkları yerlerden yaşayacakları yeni yerlere ulaşırken sadece kendilerini değil, bu serüvende sahip oldukları kültürlerini de beraberlerinde götürerek, yeni bir etkileşim sürecinin hazırlayıcısı olurlar. Bu etkileşim sürecinde göçmenler ile yerel topluluklara ait olan kültürel değerlerin yeniden şekillenmesi durumu gündeme gelmektedir. Söz konusu durum, göç eylemlerinin toplulukların giyim-kuşam anlayışlarına ait etkisini doğrudan göstermekle birlikte, göçmen toplulukların sahip olduğu giysilere ilişkin kültürel değerlerin bir göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu araştırmada; Atina "National Historical Museum"da "1923 Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi" döneminde Yunanistan'a göçen Ortodoks Rum kadın göçmenlerin giysilerine ait özelliklerin incelenmesi amaçlanmıştır. Türk ve Yunan topluluklar için önemli bir göç olayı olarak gösterilebilecek "1923 Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi" öncesi dönemde, "Giresun (Kerasounta)", "Nevşehir (Neapolis)" ve "Kırklareli-Kavaklı (Saranta Eklesies-Kavakli)" bölgelerinde yaşamış olan Rum kadın göçmenlere ait giysiler; alanın gerektirdiği bir sistematikle; biçim, form, süsleme ve kuşanma biçimleri açısından ele alınmıştır. Giysi bütünlüğünü oluşturan giysi parçalarının biçimsel özelliklerinin grafik çizimleri yapılmış, bu özellikler ilgili literatür ve kaynak kişilerden edinilen bilgiler doğrultusunda tanımlanmıştır. Araştırma, Yunanistan'ın en önemli giysi arşivlerinden birine sahip olan "National Historical Museum" giysi koleksiyonu envanterindeki "1923 Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi" ile Türkiye'den Yunanistan'a göç eden Ortodoks Rum kadın göçmenlerin geldikleri yerlerde kullandıkları giyim-kuşam özelliklerini içermesi, mevcut kültürel kimlikleri yansıtması ve belgelendirmesi açısından önem taşımaktadır. Ayrıca çalışma, maddi kültür miraslarının belgelenerek gelecek kuşaklara aktarılmasına katkı sağlamak ve bu konuda çalışma yapacak kişi ve kuruluşlara kaynak oluşturmak açısından da önemlidir.Öğe Kübizm ve Art Deco örneğinde 20. Yüzyıl başlarında Avrupa'da moda ve plastik sanat ilişkisi(Istanbul Univ, Research Inst Turkology, Dept Art History, 2017) Günay, Ayşe20. yüzyılın ilk çeyreği geçirdiği toplumsal dönüşüm, yarattığı sanatsal anlayış ve buna uyumlu tasarım anlayışı ile hem plastik sanatlar, hem de dekoratif sanatlar açısından önemli değişim ve dönüşümlerin yaşandığı bir dönem olmuştur. Başta Kübizm ve Art Deco olmak üzere ortaya çıkan zengin ve çeşitli sanat ve tasarım stilleri dönemin ruhunu yansıtmış ve tüm yaratıcı disiplinlerde kendini göstermiştir. Dönemin giysi modası ve yaratılan resimler hem Kübizm, hem de Art Deco’da var olan yeni ve ortak plastik sanat ve tasarım dilini yansıtmış ve vurgulamıştır. Giysi modasında Kübizmin etkisiyle üç boyutlu, katı, yuvarlak, kavisli, statik ve abartılı biçimlerin yerini, daha çok iki boyutlu hissedilen, yumuşak, akışkan, dörtgen, düz, çizgisel, sade ve basit biçimlerin aldığını söylemek mümkündür. Benzer şekilde Kübist sanat da figürleri iki boyutta algılamış; onları geometrik biçimler olarak görüp yeniden yapılandırmıştır. Biçim, hacim ve kütleyi soyutlayan her iki anlayış da birbirinden esinlenmiş ve dönemin ortak sanat ve tasarım dilini yansıtmıştır.