İİBF - Kitap / Kitap Bölümü Koleksiyonu | Uluslararası İlişkiler Bölümü / Department of International Relations

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 27
  • Öğe
    Refugees, foreigners, non-muslims: nationalism and workers in the Silahtarağa power plant, 1914-1924
    (Berghahn Books, 2020-01-01) Ülker, Erol
    [No abstract available]
  • Öğe
    Forthcoming
    Celep, Ödül
    [No abstract available]
  • Öğe
    Extreme right-wing parties and democracy : The effects of extreme right-wing parties on the politics of consolidated democracies
    (Saarbrücken: Lambert Academic Publishing, 2009-06-21) Celep, Ödül
    There is a widespread concern that the rise of the extreme right parties (ERPs) may disrupt democratic policies in consolidated democracies. The major source of this concern is ERPs' advocacy for authoritarian policies and their grievance about democratic institutions. This study investigates the urgency of this concern by focusing on the possible means by which ERPs are able to affect democratic politics. After determining ERPs and their comparative vote shares, this study examines the individual determinants of voting for them with respect to ideological affinity and political dissatisfaction. The evidence casts doubt on influence through actual or potential vote strength. Therefore the study raises the following question: Is the absence of vote support in many countries a consequence of the established parties having preempted or accommodated the ERPs' appeal by embracing their political demands? The empirical results demonstrate that several established parties have indeed moved rightwards in the last thirty years in a total of 19 consolidated democracies. Therefore, the real threat to democracy has come from the established parties rather than ERPs.
  • Öğe
    Aşırı Sağ ve Demokrasi
    (Tasam, 2009) Celep, Ödül
    1980'lerden bu yana birçok demokraside aşırı sağ partilerin seçmen desteğindeki yükselişine şahit olmaktayız. Bu yükseliş, demokratik sistemlerin tehlike altında olduğu yönünde genel bir endişe uyandırmıştır. Bu endişenin oluşmasının başlıca nedeni, aşırı sağ partilerin otoriter ve dışlayıcı politikaları savunması ve demokratik kurum ve uygulamaları sert bir dille eleştirmesidir. Bu çalışmanın başlıca amacı, aşırı sağ partilerin demokratik siyaseti doğrudan veya dolaylı olarak nasıl etkileyebileceğini irdelemek ve bu bağlamda demokrasilerin geleceği ile ilgili duyulan endişenin ne derece haklı bir endişe olduğunu araştırmaktır. Hangi partilerin aşırı sağ parti kategorisinde yer aldığı tespit edildikten sonra çalışma üç aşamada ilerlemektedir. Öncelikle aşırı sağ partilerin oy oranlarına bakılarak bu partilerin seçim performanslarının kendilerine ne derecede siyasi etkinlik sağladığı araştırılmaktadır. Sonrasında ise aşırı sağ partilere verilen oyların ne derece ideolojik, ne derece protesto oyu olduğuna bakılmaktadır. Bulgular ideolojik yakınlığın bu partilere oy verme üzerindeki etkisinin daha kuvvetli olduğunu gösterse de, yakın gelecekte aşırı sağın oy oranında önemli bir artış öngörülmemektedir. Bunun üzerine son aşamada aşırı sağ dışındaki partilerin son otuz yıl içinde aşırı sağ partilere ne derecede benzedikleri sorusu sorulmaktadır. Karşılaştırmalı Manifesto Projesi kapsamındaki sayısal veri kullanılarak yapılan analiz, toplam 19 demokrasideki demokratik partilerin önemli bir kısmının otoriter sağ temaları benimsediğini ve ideolojik anlamda sağa kaydığını göstermektedir. Çalışmanın sonucu, demokratik siyaset üzerindeki tehlikenin aşığı sağ partilerden ziyade diğer partilerden gelebileceğine işaret etmektedir.
  • Öğe
    ‘Communist Party of the United States.’ ‘Duverger’s Law.’ ‘Green Party.’ ‘Ku Klux Klan.’
    (Checkmark Books, 2007) Celep, Ödül; Sabato, Larry J.; Ernst, Howard R.
    [No abstract available]
  • Öğe
    Doğru Yol Partisi ve 28 Şubat Süreci Bakışlar ve Yaklaşımlar
    (Nika Yayınevi, 2021) Celep, Ödül; Yılmaz, Onur Alp
    [No abstract available]
  • Öğe
    Between the universal and the particular: The politics of recognition of LGBT rights in Turkey
    (Taylor and Francis Inc., 2015-05-15) Birdal, Mehmet Sinan
    [No abstract available]
  • Öğe
    Otoriter demokrasi: tarihsel ve kavramsal bir tartışmaya dair ilk notlar
    (Işık Üniversitesi Yayınları, 2020-12-10) Ülker, Erol
    Bu çalışma siyasal rejim ve popülizm tartışmalarına ilişkin olarak gündeme gelen otoriter demokrasi kavramına tarihsel ve kavramsal bir çerçevede değinmeyi amaçlıyor. Söz konusu kavram çoğu zaman demokratik kurumların formel olarak işlemeye devam ettiği siyasal rejimlerde ortaya çıkan otoriterleşme eğilimlerine istinaden kullanılmakta, bu anlamıyla siyasal iktidarın sivil toplum aleyhine genişlemesine ve merkezileşmesine işaret etmektedir. Ancak Dylan Riley The Civic Foundations of Fascism in Europe: Italy, Spain, and Romania, 1870-1945 isimli çalışmasında, otoriterleşme ve sivil toplum arasında kurulan ve kendisinin “Tocqueville tezi” olarak nitelendirdiği bu ilişkiyi ters yüz etme iddiasındadır. Riley’e göre iki-savaş-arası dönemde İtalya, İspanya ve Romanya’da hakimiyet kuran faşist rejimler, sivil toplumun yokluğu ya da zayıflığı nedeniyle değil, tam tersine hızlı bir şekilde ve fazlasıyla gelişmiş olmasından beslenirler. Riley, Avrupa’da özellikle on dokuzuncu yüzyıl sonu ve yirminci yüzyıl başlarında ortaya çıkan dernekleşme ve kooperatifleşme hareketlerine işaret ederek, sivil toplumun gelişimine vurgu yapar. Ancak Riley’e göre bu, Avrupa’nın önemlice bir bölümünde liberal demokrasinin değil, otoriter demokrasilerin ortaya çıkmasını önceler. Bu çalışma, Federico Finchelstein’ın 2017 yılında yayınlanan From Fascism to Populism in History isimli çalışmasına atıfla, Riley’nin ortaya koyduğu analitik çerçeveyi eleştirel bir perspektifle değerlendirmekte ve otoriter demokrasi kavramının Osmanlı’nın son dönemi için ne dereceye kadar açıklayıcı olabileceğini tartışmaktadır. Osmanlı’da İkinci Meşrutiyet Dönemi’nde ortaya çıkan korporatist hareketin kökenlerine ve bu hareketin İttihatçı tek-parti rejimiyle ilişkilerine işaret edilmektedir.
  • Öğe
    Kentkırım ve Sadr Şehri’nin mekânsal dönüşümü
    (Işık Üniversitesi Yayınları, 2020-12-10) Çağlar, Mehmet Turan
    Kent alanlarında yaşanan çatışmalar, Soğuk Savaş sonrası dönemin önemli özelliklerinden biri olurken, bu alanlar üzerinden ortaya çıkan farklı iktidar mücadeleleri, kent alanlarını şiddetin hedefi haline getirmiştir. Kent alanlarında artan çatışmaların da doğrudan sonucu olarak bu alanların güvenliği, önem kazanmış ve kentler, dönüşen güvenlik anlayışının sonucuyla da ilişkili olarak güvenliğin nesnesi haline gelmiştir. Kent alanlarının şiddetin hedefi olduğunu en açık bir şekilde gösteren örnekler ise kentkırım kavramı üzerinden incelenebilmektedir. İlk defa Yugoslav iç savaşı sırasında kullanılan kentkırım kavramı, "urban" (kente ait olan) ve "cide" (öldürme) kelimelerinin birleşiminden oluşmaktadır. Kabaca şehre ait değerleri yıkma amacıyla yapılan niyetlenmiş saldırı olarak tanımlanan kentkırımla ilgili ilerleyen dönemlerde çok sayıda farklı tanım ortaya çıkmıştır. Kentkırımla ilgili en kapsayıcı tanımlama ise kent alanının niyetlenmiş ve sistematik bir şekilde yıkılması, kentsel mekân üzerinden eski toplumsal yapının imhasının veya dönüştürülmesinin hedeflenmesi ve bu hedef için askeri yöntemlerin kullanması şeklinde özetlenebilir. Bu tanım doğrultusunda ABD’nin 2008 yılında Bağdat’ın Sadr Şehri’nde gerçekleştirdiği askeri operasyon, Soğuk Savaş sonrası artan kentkırım pratiğine örnek olarak gösterilmektedir. Diğer kentkırım örneklerinde olduğu gibi ABD’nin operasyonu, ötekine/düşmana ait kültürel, tarihi, ekonomik ve toplumsal yapıyı mekân üzerinden yok etmeyi amaçlamıştır. Fakat ABD’nin Sadr Şehri’ne düzenlediği askeri operasyon sadece yok etme amacıyla gerçekleşmemiş, operasyon sonrası şehrin yeniden inşası da önemli bir konu olmuştur. Şehrin yeniden inşasındaysa şehrin tekrar ‘sorun’ çıkarmaması amaçlanmıştır. Bütün bu süreç zarfında ABD’nin Irak ve Sadr Şehri üzerinden hayata geçirdiği siyasaların ilk defa çevrede test edilip daha sonra merkezde de uygulanması, bumerang etkisi yaratmış ve merkez ile çevrenin şehirleri doğrudan birbirlerine bağlanmıştır.
  • Öğe
    The repeat municipal elections of Istanbul, 2019: a new beginning for Istanbul and democracy in Turkey
    (Işık University Press, 2020-12-10) Celep, Ödül
    The Istanbul repeat elections held on June 23, 2019 re-solidified the electoral defeat of the Justice and Development Party (AKP) in a major election. Earlier, the March 31, 2019 municipal election had already resulted surprisingly with the AKP’s loss of major provinces and metropolitan municipalities, Istanbul and Ankara in particular, to the main opposition Republican People’s Party (CHP) and its party-allies of the Nation Alliance. The CHP’s candidate Ekrem İmamoğlu won even more decisively this time, with more than 54% of Istanbul’s voters. These wins in the municipal and repeat-Istanbul elections provide an opportunity for a new democratic onset in Turkish politics. The CHP-led municipalities of Turkey in general, and the Istanbul municipality by İmamoğlu in particular, have the potential to become the driving force of a new wave of democratization in Turkey. This policy paper aims to lay out clearly some steps to be taken for that direction.
  • Öğe
    Ulusaldan Küresele: Popülizm, Demokrasi, Güvenlik Konferansı
    (Işık Üniversitesi Yayınları, 2021-02-04) Akçay, Özlem; Akkaya, Ali; Celep, Ödül; Çağlar, Mehmet Turan; Doğan, Mustafa Görkem; Erçetin, Tuğçe; Erdoğan, Emre; Gürcan, Efe Can; Gedik, Ahmet; Göcen, Ceren Ece; Özyiğit, Suat Eren; Karaömerlioğlu, Mehmet Asım; Özer, Ferda; Sütçüoğlu, Bilgen; Ülker, Erol; Demiralp Yılankaya, Seda; Balta, Evren; Esen, Berk; Özal, Emine; Ecevit, Yüksel Alper; Özdemir, Veli; Karakaya Polat, Rabia; Lowndes, Vivien; Ilgıt, Aslı; Sırmalı, Gökhan; Sokullu, Ebru Canan; Şenol, Selin Karana; Toksöz, Itır; Tuğtan, Mehmet Ali; Kurt, Merve; Kayhan Pusane, Özlem; Celep, Ödül
    Öngörülmesi giderek güçleşen, sarsıntılı ve savrulmalı zamanlardan geçiyoruz. İkinci Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş ortak deneyimleri sonrasında 1950’lerden ve 1990’lardan itibaren demokratik sistemlerin peş peşe dalgalarla meşrulaşacağı, yaygınlaşacağı ve güçleneceği öngörüsü hakimdi. Ancak son yıllarda yaşanan bazı gelişmelerle demokrasilerin geleceği tekrar sorgulanmaya başladı. Gerek 11 Eylül ile başlayan ve IŞİD ile devam eden ve şiddet içeren İslamcı radikalizm, gerek Batı demokrasilerinde popülist radikal sağ hareketlerin ve beyaz ırkçı grupların yükselişi ve iktidara gelişi, bir yandan güvenlik-özgürlük ikileminin demokrasi dengesini bozdu, bir yandan da hem demokratik sistemlerin hem dünya barışının geleceğini bizi tekrar sorgular, sorgulatır hale getirdi. Demokrasileri bildiğimizi zannediyoruz, ama demokrasiler ile ilgili daha öğrenmemiz gereken çok şey var. Demokrasi kaderimiz de geleceğimiz de olmak zorunda değil belki de. Ya da belki yanlış yerden soru sormaya başlıyoruz, belki demokrasi yerine yeni bir referansa ihtiyacımız var. Aslında demokrasileri çantada keklik görmeyip, sabırla büyütüp yeşertmek, geliştirmek, korumak, ileri safhalara taşımak ve bizden sonraki nesillere aktarmak bir sorumluluk, ve bu sorumluluk bizlere ait. Popülizm, demokrasi, güvenlik kavramlarının her biri bugün sıkça ve yaygın olarak kullandığımız kavramlar olarak gündelik sohbetlerimizin içine kadar girmiş durumda. Bu yaygın kullanımlarına rağmen her bir kavram, üzerine düşünmeye, tartışmaya ve değerlendirmeye tekrar tekrar olanak verecek derinlikte. Her bir tartışma bir diğerini açarken, farklı gibi görünen bu kavramların birbirleriyle kesiştikleri zeminler bulmak mümkün. Popülist liderlerin politikaları bütün siyaset yapma biçimlerini kendine çeken ya da kendinden uzaklaştıran eksenler yaratarak her ikisini de aynı anda besleyebiliyor. Popülist politikaya angaje olan liderler ve grupların yanında bu politikaya karşı mücadele eden kişiler ve kitleler de yok değil, ancak kimi zaman bu kitleler eleştirdiği bu siyaset biçiminin kurucu öznesi haline de gelebiliyor. Bunun karşısında tabandan gelen demokratikleşme talepleri ve popülist siyasetle beraber kurumsallaşan diğer politika yapma biçimleri, demokrasi anlayışımızı farklı yönlere çekebiliyor. Bu demokratikleşme talepleri kimi zaman olumlu karşılıklar alsa da, kimi zaman devletlerin güvenlik politikaları ile etkisizleştirilmeye ve bastırılmaya çalışılıyor. Güvenlik politikalarının alanı günümüz teknolojisi sebebiyle o kadar genişledi ki, bu politikanın nesnesi haline gelmemiş varlık ve alan bulmak neredeyse mümkün değil. Ulusaldan Küresele: Popülizm, Demokrasi, Güvenlik konferansımız bu alanların kendine özgülüklerini göz önünde bulundururken, aralarındaki kesişimleri de ortaya koyan pek çok değerli sunuma ev sahipliği yaptı. Konferansın düzenlenmesinde emeği geçen herkese, ve bu bildiri kitabında tam metinleri ve özetleri bulunan bütün katılımcılarımıza çok teşekkür ederiz.
  • Öğe
    Local democracy online: An analysis of local government web sites in England and Wales
    (IGI Global, 2007) Pratchett, Lawrence; Wingfield, Melvin; Karakaya Polat, Rabia
    This report from the field analyzes the extent to which local authorities in England and Wales have responded to the e-democracy agenda by examining their Web sites and assessing their potential to deliver democracy. The analysis of Web sites provides a powerful insight into how local government is using the Internet to promote democracy. Two aspects of Web site use are particularly significant. First, the analysis reveals the overall commitment to e-democracy in local government, as it is a measure of actual behavior rather than simply an attitudinal survey. Second, it highlights the types of democratic structure being supported and the values being emphasized in the implementation of e-democracy. The research demonstrated that the potential of the Internet for enhancing democracy is not fully exploited by local authorities and there remain considerable variations between different authorities.
  • Öğe
    On the Europeanization of minority rights protection
    (Routledge, 2016) Grigoriadis, Ioannis N.
    This chapter discusses the rational-choice and sociological institutionalism to shed light on the impact of Europeanization on minority rights in Turkey. It aims to explain the significant bifurcations that emerged in the field of minority rights as far as progress achieved since the slowdown of Turkey's European Union (EU) accession negotiations. The study of minority rights reform helps to suggest two points: the relevance of rational-choice institutionalism appears strong, as major legislative initiatives are normally linked with critical junctures in EU-Turkey relations and the establishment of conducive opportunity structures in Turkish politics; and reform can be also explained in terms of the prevalence of ideational frameworks that may or may not be linked with the European Union and Turkey's EU membership process. The case of minority protection provides an opportunity to think about the applicability of different theoretical tools in Turkey's Europeanization experience.
  • Öğe
    The Turkish grand national assembly: New challenges and old problems
    (Palgrave, 2010) Kalaycıoğlu, Mahmut Ersin
    [No abstract available]
  • Öğe
    Political perceptions of party voters and members in Turkey
    (Routledge, 2018) Ecevit, Yüksel Alper; Celep, Ödül
    Introduction The purpose of this chapter is to examine the relationship between the political perceptions of party voters and party members in a highly polarised political context like Turkey’s. This analysis will help us to understand the micro-foundations of polarisation at different layers of political parties. We argue that polarisation is not a monolithic concept that applies equally to all individuals affiliated with one political party. Rather, because it operates differently for members and voters, it is crucial to compare them to determine the ideological differences between parties. © 2018 selection and editorial matter, Sabri Sayari, Pelin Ayan Musil and Özhan Demirkol; individual chapters, the contributors.
  • Öğe
    How to profile PYD/YPG as an actor in the Syrian civil war: Policy implications for the region and beyond
    (Springer International Publishing, 2017-12-29) Kayhan Pusane, Özlem
    Since the armed confrontation between Hezbollah and Israel in 2006, concepts such as “hybrid war,” “hybrid threat,” and “hybrid adversary” have been on the rise. These terms are part of an ongoing debate about the contemporary threat actors who effectively combine conventional and unconventional fighting capabilities, and who possess quasi-state characteristics. The Democratic Union Party (Partiya Yekîtiya Demokrat, PYD) with its armed wing People’s Protection Units (Yekîneyên Parastina Gel-YPG), constitutes one of these hybrid nonstate actors. After the Syrian regime withdrew from the Kurdish areas in northern Syria in 2012, the PYD/YPG seized control of several towns and enclaves in this region and emerged as one of the most influential actors of the Syrian civil war. This chapter provides an analysis of the PYD/YPG’s rise in the Syrian context as well as its policy implications with a special emphasis on the concept of “hybrid actor.”
  • Öğe
    Nationalism
    (SAGE Publications Inc., 2011-01-01) Bıçakcı, Ahmet Salih
    [No abstract available]
  • Öğe
    The family in Turkey: The battleground of the modern and the traditional
    (Routledge, 2011) Cindoğlu, Dilek; Çemrek, Murat; Toktaş, Şule; Zencirci, Gizem
    [No abstract available]
  • Öğe
    A new way of conducting war: Cyberwar, is that real?
    (Springer-Verlag Berlin Heidelberg, 2014-12-01) Mehmetçik, Hakan
    There are numerous discussions on both the reality and impact of cyberwar. Most of the critics are based on the Clausewitzian perspective of war in which its political nature must exist, an act of war has to be characteristically violent and has instrumental purposefulness. Therefore cyberwar is generally regarded as a conduct of action that simply doesn't match with these Clausewitzian criteria of war. However during the last two decades, with the advancement of information technology and widening connecters of the world, many incidents such as Estonian and Georgian cases of cyberattacks, Stuxnet worms, and many other politically motivated cyberattacks, show us that we need to think carefully about the terminology that being used by scholars, experts and policy makers. In this chapter, I aim to discuss about the term cyberwar within a broader theory of war in International Relations studies. In doing so, my aim is to bring together related International Relations Theories and the contemporary cyberwar discussion and discuss the issue within a theoretical perspective.
  • Öğe
    How far away from politics of fear? Turkey in the EU accession process
    (Routledge Taylor & Francis Group, 2010) Karakaya Polat, Rabia
    [No abstract available]