Kanser tanısı almış bireylerde ölüm kaygısı ile travma sonrası büyüme arasındaki ilişkide savunma mekanizmalarının düzenleyici rolü
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
Mevcut araştırmanın temel amacı kanser tanısı alan bireylerde ölüm kaygısı ve travma sonrası büyüme arasındaki ilişkide savunma mekanizmalarının düzenleyici rolünü incelemektir. Nicel araştırma yöntemlerinden kesitsel araştırma modeli kullanılarak yürütülen çalışmaya, herhangi bir tür ve evrede kanser tanısına sahip, aktif tedavi sürecinde bulunan ya da bu süreci tamamlamış ve en az 18 yaşında olan 212 yetişkin birey katılmıştır. Katılımcılara Sosyodemografik ve Kanserle İlgili Bilgi Formu, Travma Sonrası Büyüme Envanteri, Ölüm Kaygısı Ölçeği ve Savunma Biçimleri Testi uygulanmıştır. Araştırmaya ilişkin veriler, çevrimiçi paylaşılan anket formları yoluyla elde edilmiştir. Veri analizinde, Bağımsız Örneklem T-Testi, ANOVA, Kruskal-Wallis Testi, Pearson Korelasyon Analizi, Hiyerarşik Regresyon Düzenleyici Değişken Analizi uygulanmıştır. Araştırma bulguları, ölüm kaygısı ile travma sonrası büyüme arasında anlamlı bir ilişki bulunmadığını ve savunma mekanizmalarının bu ilişkiyi düzenleyici bir etkisinin olmadığını göstermiştir. Öte yandan, olgun/matür savunma mekanizmalarının yanı sıra, nevrotik ve olgunlaşmamış/immatür savunma mekanizmalarının da travma sonrası büyümeyi anlamlı şekilde pozitif yönde yordadığı belirlenmiştir. Ölüm kaygısı ise yalnızca nevrotik savunma mekanizmalarıyla pozitif yönde ilişkili bulunmuş; olgunlaşmamış ve olgun savunma mekanizmalarıyla anlamlı bir ilişki gözlenmemiştir. Sosyodemografik değişkenler açısından değerlendirildiğinde, yalnızca gelir getiren bir işte çalışma durumunun travma sonrası büyüme düzeylerinde anlamlı farklılık yarattığı; çalışan bireylerin travma sonrası büyüme düzeylerinin çalışmayanlara kıyasla daha yüksek olduğu bulunmuştur. Ölüm kaygısı düzeyleri ise gelir düzeyine göre anlamlı biçimde farklılaşmış; yüksek gelir grubundaki bireylerin ölüm kaygısı düzeylerinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Hastalıkla ilgili özelliklerden yalnızca tanı konulmasının üzerinden geçen zamanın ölüm kaygısı üzerinde anlamlı bir etkisi olduğu ortaya konmuştur. Tanı konulmasının üzerinden 7-12 ay geçen bireylerin ölüm kaygısı düzeyleri, hem 0-6 ay hem de 13 ay ve üzeri süredir tanı almış bireylere kıyasla anlamlı düzeyde daha yüksek bulunmuştur. Sonuç olarak, araştırma sonuçları, savunma mekanizmalarının travma sonrası büyüme üzerinde önemli bir yordayıcı rol oynayabileceğini, ancak ölüm kaygısı ile travma sonrası büyüme arasındaki ilişkide düzenleyici bir rol oynamadığını ortaya koymaktadır. Ayrıca, bazı sosyodemografik ve hastalıkla ilişkili faktörlerin psikolojik süreçler üzerinde anlamlı etkileri olabileceğini göstermektedir. Elde edilen sonuçlar, literatürdeki ilgili çalışmalar doğrultusunda tartışılmış; bulguların gelecek araştırmalara ve klinik uygulamalara yönelik olası katkıları değerlendirilmiştir.
This study aims to investigate the moderating role of defense mechanisms in the relationship between death anxiety and posttraumatic growth among individuals diagnosed with cancer. Employing a cross-sectional design within the framework of quantitative methodology, the study included 212 adult participants aged 18 and over, who had received a cancer diagnosis at any stage and type, and who were either undergoing active treatment or had completed it. Participants completed a battery of self-report measures, including a Sociodemographic and Cancer-Related Information Form, the Posttraumatic Growth Inventory, the Death Anxiety Scale, and the Defense Style Questionnaire. The data for the study were obtained through online survey forms. In the data analysis, Independent Samples t-test, ANOVA, Kruskal–Wallis test, Pearson correlation analysis, and hierarchical regression moderation analysis were conducted. The findings revealed no statistically significant association between death anxiety and posttraumatic growth, nor did defense mechanisms function as moderators in this relationship. Nevertheless, mature defense mechanisms were found to significantly and positively predict posttraumatic growth. Similarly, both neurotic and immature defenses also emerged as significant positive predictors of posttraumatic growth. Death anxiety, on the other hand, was found to be positively correlated only with neurotic defenses, showing no meaningful relationship with either immature or mature defenses. Regarding sociodemographic factors, employment status was the only variable found to significantly influence posttraumatic growth, with employed individuals reporting higher levels than their unemployed counterparts. Moreover, death anxiety levels differed significantly based on income levels, with individuals in the higher-income group reporting greater levels of anxiety. With respect to illness-related variables, only the time since diagnosis was found to affect death anxiety significantly. Specifically, individuals who had been diagnosed 7 to 12 months prior reported higher levels of death anxiety compared to those diagnosed within 0–6 months or more than 13 months ago. In conclusion, the research findings reveal that while all three categories of defense mechanisms may play a predictive role in posttraumatic growth, they do not moderate the relationship between death anxiety and posttraumatic growth. The study also underscores the influence of certain sociodemographic and cancer-related factors on psychological responses in cancer patients. Results are discussed in the light of existing literature, and implications for future research and clinical practice are addressed.
Açıklama
Includes bibliographical references (leaves 97-127)
xiv, 139 leaves