Sağ popülist söylemde güvenlikleştirme ve yeniden yaratılan kırılganlık: Almanya, Fransa ve Hollanda örnekleri

Yükleniyor...
Küçük Resim

Tarih

2025-04-30

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Araştırma projeleri

Organizasyon Birimleri

Dergi sayısı

Özet

Popülist söylemlerde güvenlik, esas olarak sıradan insanların kimliği ve bu kimliğe yönelik elitlerin dile getirmediği tehditler tarafından şekillendirilir. Popülist söylemlerde güvenlikleştirme dışlama siyaseti ve siyaset kurumunu etkisiz hale getirmeyle bağlantılıdır. Halka veya halkın kimliğine/kültürüne yönelik varoluşsal bir tehdit ancak popülist aktörün kasıtlı olarak saldırgan bir siyasi üslup kullanmasıyla önlenebilir ve bu üslup popülist aktörlerin kendileri tarafından popülist aktörün arkasında toplanmak için varoluşsal bir krize ihtiyaç duyulduğuna işaret eden bir aciliyet duygusuyla şekillendirilir. Ancak popülist söylemlerde güvenlikleştirme, Kopenhag Okulu'nun elitist ve yukarıdan aşağıya bir süreç olarak gördüğü geleneksel güvenlikleştirme yaklaşımına tam olarak uymamaktadır. Nitekim popülist söylemlerde güvenlikleştirme yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya doğru olarak iki yönlü ortaya çıkmaktadır. Popülist söylemlerde güvenlikleştirme geleneksel güvenlik aktörlerini ve devlet elitlerinin otoritesini sorgulamakta ve başta siyasi elitler olmak üzere geleneksel kurumları halka tehdit olarak tanımlamaktadır. Bu çalışma, Avrupa'daki sağ popülist partiler arasında yer alan Almanya için Alternatif Partisi (AfD), Özgürlük Partisi (PvV) ve Ulusal Birlik Partisi (RN)'nin mültecileri halkın güvenliğine yönelik nasıl tehdit olarak tasvir ettiklerini incelemektedir. Çalışmanın dönemi olarak 2017-2022 yılları arasındaki seçim kampanya görselleri ve söylemleri seçilmiştir. Bu çalışmanın temel argümanı, sağ popülizmin, korunmaya ihtiyacı olduğu iddia edilen halka karşı popülist liderlerin söylem ve görsellerle hitap etmesiyle ayırt edilen ve süreklilik arz eden bir güvenlikleştirme tarzı olarak anlaşılabileceğidir. Ayrıca popülist güvenlikleştirme süreçleri çift yönlü bir olgu olduğu için mülteci sorununa siyasi bir çözüm bulunmasına katkıda bulunmamakta, aksine söz konusu ülkelerin toplumsal ve siyasi güvenliğini etkileyen yeni krizler ve kırılganlıklar yaratmaktadır. Bu bağlamda popülizmin farklı karakterizasyonları, güvenlikleştirme teorisi ve popülist söylemlerde güvenlikleştirme süreçleri açıklanmış, sağ popülist partilerin mülteci meselesini nasıl güvenlikleştirdiği konusu Müslüman ve gayrimüslim mülteciler örneği üzerinden analiz edilmiştir.

In populist discourses, security is mainly shaped by the identity of ordinary people and the unspoken threats to this identity by elites. Securitisation in populist discourses is linked to the politics of exclusion and the neutralisation of the political institution. An existential threat to the people or the identity/culture of the people can only be averted by the populist actor's deliberately aggressive use of a political style, which the populist actors themselves shape with a sense of urgency that signals the need for an existential crisis to rally behind the populist actor. However, securitisation in populist discourses does not fit neatly into the traditional securitisation approach of the Copenhagen School, which sees it as an elitist and top-down process. Securitisation in populist discourses emerges in two directions: top-down and bottom-up. Securitisation in populist discourses questions traditional security actors and the authority of state elites and defines traditional institutions, especially political elites, as a threat to the public. This study analyses how the Alternative for Germany (AfD), Party for Freedom (PvV) and Rassemblement National (RN), which are among the right-wing populist parties in Europe, portray refugees as a threat to public security. Election campaign images and discourses between 2017 and 2022 were selected as the study period. The main argument of this study is that right-wing populism can be understood as a persistent mode of securitisation that is distinguished by popülist leaders' use of discourse and visuals to address a public that is allegedly in need of protection. Moreover, since populist securitisation processes are a two-way phenomenon, they do not contribute to finding a political solution to the refugee problem but rather create new crises and vulnerabilities that affect the social and political security of the countries in question. In this context, different characterisations of populism, securitisation theory and securitisation processes in populist discourses are explained, and how right-wing populist parties securitise the refugee issue is analysed through the example of Muslim and non-Muslim refugees.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Sağ-popülizm, Söylem analizi, Görseller, Güvenlikleştirme, Right-wing populism, Discourse analysis, Visuals, Securitization

Kaynak

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

22

Sayı

1

Künye

Kaçar Aşcı, F. & Özdemir, V. (2025). Sağ popülist söylemde güvenlikleştirme ve yeniden yaratılan kırılganlık: Almanya, Fransa ve Hollanda örnekleri. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 22(1), 285-300. doi:10.33437/ksusbd.1559942